Déjà vu

1. Deja vu nedir ?

Fransızca kökenli bir kelime olan deja vuyaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusudur. Kısacası bir ânı daha önceden yaşamışlık hâlidir. Yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamış veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu pek çok kişide zaman zaman yaşanmaktadır. Bu anı daha önce yaşamıştım… Buraya daha önce gelmiştim… Bu olayı rüyamda birebir görmüştüm… Bu cümleler sayısız insanın kullandığı sıra dışı bir olayı anlatır. Deja vu, bize bir şeyleri tekrar tekrar yaşatır sanki..

2. Bu hisse kimler daha çok kapılıyor ?

Deja vu en çok 15-25 yaş aralığında yaşanır.Şizofreni hastaları, anksiyete bozukluğu yaşayanlar ve depresyonda olan insanlar daha sık dejavu yaşar ve bazı epilepsi hastalarının kriz geçirmeden önce Deja vu hissi yaşamış olmaları diğer ilginç tespittir. Hatta bazı doktorlar sık Deja vu hissi yaşayanların sağlıksız olduğunu ve tıbba başvurmaları gerektiğini söyler. Lakin beyin dalgaları ile ilgili bilgilere baktığımızda ilginç bir gerçekle karşılaşırız. Durugörü, medyumluk, şifacılık gibi uygulamalar sırasında beyinden dağılan dalga boyları ile epilepsi krizi sırasında dağılan beyin dalgaları aynı frekanslardadır. Yoga ve pek çok inisiyasyon uygulamasında deneysel olarak çalışan para psikologlar, Alfa dalga durumunun telepati, duru görü ve kehanetlerle alakası olduğunu bilmektedirler. Bu dalgaların düzene konulması için önerilen çalışmaların başında ise nefes egzersizleri geliyor. Çünkü nefes egzersizleri ile beyin dalgaları değiştirilebilir ve yönetilebilir.

3. Bilim bu konuda ne diyor ?
Aslında bilimsel anlamda açıklaması oldukça basit gibi. Beynin sağ lobu ile sol lobunun milisaniyeden daha küçük bir zaman farkı ile çalışması, bir taraf diğer taraftan önce algıladığı için, geç algılayan taraf bu olayı daha önce yaşamış gibi olur. Sinir aksonlarındaki minik bir sapmadan kaynaklanır. 
Bu konuda yapılan bir deneye katılan katılımcıların hayali olduğu belirlenen olayları düşündükleri sırada, beynin üst bölgesinde bulunan ve ayrıntısız biçimde olayların yalnızca ana fikrini belleğe alan bölgenin daha etkin olduğu gözlendi. Öncelikle bu bölümdeki anılarını düşünen kişilerin yalnızca kimi olayların genel hatlarını hatırlayabildikleri ve yanılabilecekleri ortaya çıktı.

4. Deja vu’nun hastalıklarla olan ilişkileri nelerdir ? 

Ayrıca bilim, Deja vu deneyiminin bilinen hastalıklarla ilişkisini de incelemiştir. Şizofreni, kişilik bozuklukları, anksiyete gibi nörolojik bozukluklarla ilişkili olabileceği düşünülen bu deneyim, bu bahsedilen hastalıklarla bir bağlantı göstermemiştir. En büyük yakınlık temporal lob epilepsisi ile olmuştur. Araştırmalar göstermiştir ki, temporal lob krizleri gelmeden hemen önce Deja vu yaşanabilmektedir. Bu yakınlık, nörolojik düzeyde anomoli yaratacak elektrik akımlarının Deja vu’ya neden olduğu sonucunu güçlendirmektedir.

5. Bir anlığına bilimi göz ardı etsek ?

Şimdi bildiğimiz klasik bilgileri bir tarafa bırakıp zihnimizi özgürleştirelim ve Deja vu’ya başka açılardan bakmayı deneyelim. 


Son yıllarda ortaya çıkan; Sicim teorisi, M Teorisi (Her şeyin Teorisi) ve Görelilik Teorisi ile Kuantum mekaniğini içine alarak birleşen yeni bakış açısına göre baktığımızda işler değişiyor. Bu birleşik teoriye göre bizim çok sayıda paralel evrenimiz ve bu paralel evrenlerde yaşayan diğer eşbenlerimiz var. Bu birleşik teoriye göre; evrendeki her şey titreşimlerden oluşuyor. Bu birleşik teoriye göre; atom altı parçacıklar evrenin her yerinde aynı anda bulunabiliyor. Bu birleşik teoriye göre; bu parçacıklar arasında telepati mevcut yani haberleşebiliyorlar. Bu teoriye göre biz, bir başka evrenin yansıma evreninde olabiliriz. Yine bu teoriye göre; zaman ve bilgi aynı anda bizim olduğumuz noktada zaten mevcut. Tıpkı gözümüzün ve kulağımızın görüp duyamadığı ses ve ışık dalgaları gibi… Yani üç boyutlu algılama kapasitemiz yanı başımızda duran bilgiyi ya da titreşimi alamıyor.






Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.